Ev Gençleri Bir Beka Sorunu mu?

Koronavirüs salgını sürecinde ekonomilerin kapandığı ve yeni iş üretmenin zorlaştığı yapılarda ev gençlerini üretime katmak daha büyük bir gayret ve yenilikçi çözümler gerektirecek. Yeter ki gençliğin psiko-sosyal kopuşunu tetiklemeye dek varacak olan bu “ev genci” sorunu her daim gündemde tutulsun.

işsiz gençler ev genc,

Yıllar içerisinde yapboz tahtasına dönen eğitim sisteminin doğurduğu en büyük sorun odaklarından biri, “ev genci” kavramı etrafında son dönemde sıklıkla karşımıza çıkmaya başladı.

 

Yaklaşık 13 milyon genç ile toplam nüfusun yüzde 15,6’sını 15-24 yaş aralığındaki genç nüfusun oluşturduğu Türkiye ise, evgenci sayısı bakımından üyesi olduğu 36 üyeli Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) birinciliğini kimseye kaptırmıyor; zira bu nüfusun yaklaşık dörtte biri ne istihdama katılıyor ne de eğitim alıyor. [1] Ev gençleri, Türkiye’nin gençlik politikasına dair gelecek tasarımıyla ilgili en önemli beka sorunu haline gelmiş durumda.

 

Her geçen gün kontrolsüz şekilde açılan üniversiteler, açıldıkları bölgenin istihdam gerçeklerine ve sektörel ihtiyaçlarına uygun düşmeyen bölümler, asgari bilimsel kriterleri dahi karşılamayan, dolayısıyla istihdam piyasasına uygun insan yetiştiremeyen kimi öğretim üyeleri, her diplomanın mutlaka bir iş garantisi olacağına dair temelsiz beklentiler ve daha nice dinamik, aslında kağıt üzerinde meslek sahibi ama gerçekte işsiz, iş bulma ümidini yitirmiş genç kitlelerin kar topu etkisiyle çoğalmasına yol açtı. Ne yazık ki bu gençlerin sayısı da COVID-19 pandemisi sonrası giderek arttı. Üstelik Türkiye’deki ev genci istatistiklerinde cinsiyet farkı da gözle görünür durumda: ev gençlerinin büyük kısmı genç kızlardan oluşuyor.

 

Görece yeni bir kavram ev genci. Yani, eğitimde veya istihdamda olmayan (NEET, neither employed nor in education or training) kesimden söz ediyoruz. Böyle bir gencin hayatını hayal etmekle başlayalım. Çoğunlukla ailesiyle yaşıyor, hane gelirini kullanıyor, “asosyal” olarak nitelendiriliyor, çünkü çoğu zaman evden çıkmıyor. Örneğin İtalya, yüzde 23,8 ile Avrupa’da en yüksek NEET oranına sahip ülke. Avrupa genelinde son rakamlara göre 5,5 milyon genç NEET olarak tanımlanıyor. Sırf Türkiye’de ise bu rakamın 5 milyon 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve büyük kısmı kadınlardan oluşuyor. Genç İşsizler Platformu rakamlarına göre Türkiye’deki 2,4 milyon işsiz gençten 961 bini üniversite mezunu ve her yıl 600 bin yeni mezun iş aramaya başlayacak.

 

Öfkeli ve Umutsuz Bir Gençlik

 

Aslında NEET rakamları, işsizlik istatistikleri hazırlanırken, iş piyasasından geri çekilen gençlere karşılık geliyor; yani iş aramaktan ümitlerini kesmişler. Sosyo-ekonomik gelir düzeyine bağlı olarak da kolaylıkla kriminalize olabilecek, suç ağlarının hedefine girebilecek türden, gününün büyük kısmını bilgisayar başında geçiren, umutsuz, kendini gerçekleştirememiş ve içten içe de hayata ve başarılı yaşıtlarına karşı öfkeli bir “ev gençliği”yle karşı karşıyayız.

 

Ölü Ozanlar Derneği filmini izlemişsinizdir. Filmin ana karakteri edebiyat öğretmeni Bay Keating, okulun katı disiplin kurallarını zorlayarak öğrencilerin ufkunu genişletmek için bir dizi yöntem kullanır, onları kendilerini sorgulamaya teşvik eder; çünkü Amerikalı reformist yazar Frederick Douglass’ın söylediği gibi “güçlü çocuklar yetiştirmek, sorunlu yetişkinleri onarmaktan daha kolaydır.”

 

 

Bay Keating’in hiç aklımdan çıkmayan repliği geliyor: “Çoğu hayatlarını biraz olsun kendi kapasitelerine uygun hâle getirmeden önce iş işten geçene kadar beklemedi mi? Başarının o yüce tanrısallığını kovalarken gençlik hayallerini heba etmedi mi?” Bu sözlerle öğrencilerine hayatlarını biricik kılmayı teşvik eder. Bunun da temel amacı, öğrencilerin yetkinlikleri üzerinden yükselmelerini, kendilerini bu şekilde gerçekleştirmelerini sağlamaktır.

 

Habitat Derneği ve Infakto RW ortaklığı ile gerçekleştirilen Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu’nun [2] 26 Ocak’ta kamuoyuyla paylaşılan üçüncüsü, Bay Keating’in çağrısının Türkiye özeline uygulanmasının ne kadar gerekli olduğunu anımsattı.

 

Rapor çerçevesinde Türkiye’de 16 ilde, yaşları 18 ila 30 arasında değişen 1230 genç ile yüz yüze, 2 Ekim ile 14 Kasım 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen görüşmeler neticesine göre, ev gençlerinin yüzde 69’u yaşamlarından memnun. Dolayısıyla ortada bir kabullenmişlik de var, zira bu oran iş arayan gençler arasında yüzde 55’e geriliyor. Ev gençlerinin sadece yüzde 47,8’i “kendi işini kurmak istiyor”. Dolayısıyla görece geniş bir konfor alanında yaşayan ve üretkenliklerinin en verimli çağında olan bu gençlerin istihdam piyasasıyla köprülerini yeniden kurmak hayli zor ama bir o kadar da gerekli. Rapora göre her 10 iş arayan gençten dokuzu iş bulmanın zor olduğunu, iş bulmalarını kolaylaştıracak kişisel iletişim becerilerinin yeterince güçlü olmadığını söylüyor. Dolayısıyla eğitim sisteminde tam da bu noktada büyük bir açıklık söz konusu.

 

Mucize Çözüm Var mı?

 

Peki, ev gençleri nasıl iş gencine dönüştürülür? Bu yetişmiş eğitimli sınıfı, nitelikli, yüksek katma değerli bir üretim sürecinenasıl entegre edebiliriz? Ev genci sorununun çözümü, bireysel düzeyden aileye, üniversitelere, sivil topluma ve devlete dek çok-katmanlı tedbirler gerektiriyor. Kritik anlamda belirleyici olan kamu politikaları açısından bakıldığında ise, gençlere örgün eğitim dahilinde çok erken yaşlardan mesleki beceriler kazandırılması, toplumun gerçek ihtiyaçlarına yönelik yetkinlik-temelli eğitim sistemleri tasarlanması ve bunların teşvik edilmesi, yükselen trendlere uygun olarak gençlerin yeteneklerini geliştirdikleri alanlarda “ustalaşmaları” için zemin hazırlanması şart.

 

Örneğin, mutfak sanatlarına yatkın bir gencin, ileride belki daha çok para kazanacağı mesleklerde mutsuz olmasındansa, ilgili meslek lisesine gitmesi teşvik edilmeli ve buna koşut olarak da meslek liselerinin toplumdaki prestijini artıracak kamu politikaları hazırlanmalı.

 

Ayrıca, OECD tarafından 3 yılda bir düzenlenen ve 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren PISA testindeki düşük performansın da ileride gençlerin NEET oranlarının artmasında bir belirleyici olduğuna dair araştırmalar göz önüne alındığında, Türkiye’nin PISA’da tüm alanlarda OECD ortalaması altında olması verili bir gerçek olarak alınmalı. Gençler henüz ev genci kategorisine girmeden önce daha okul sıralarında iken bu durumu düzeltecek erken müdahale önlemlerine başvurulmalı. Bir diğer deyişle, çocukların neden okuma, matematik ve bilim alanında düşük becerileri olduğu objektif bir gözle sorgulanmalı.

 

İşverenler de sanayiyi cazip kılacak politikalar ve modeller üzerinde çalışmalı; değer üreten ve gençleri çağın inovasyon eğilimlerine uygun şekilde süreçlerine dahil eden, kayırmacılık yerine liyakati önceleyen tercihlerde bulunmalı. Bir diğer ifadeyle, üniversitede gerekli teorik birikimi edinmiş, belki de stajlarını da yaparak sahayı tanımış gençler insan haysiyetine yaraşır ücretler ve çalışma koşullarıyla çalışmak üretmek isterken iş arayıp bulamıyorlar. Bu gençler bir süre sonra iş arayışından vazgeçip “ev genci” oluyorlarsa bunda hepimizin ortak sorumluluğu var ve çözümü de hepimiz ortaklaşa üretmeliyiz.

Bültenimize Üye Olabilirsiniz

Öte yandan, OECD verilerine göre, orta öğrenim aşamasını geçemeyen gençlerin sonraki aşamada NEET kategorisine girme eğilimi, üniversite derecelilere göre üç kat daha fazla[3]. Ev genci, siyasi partilerin de istihdam ve gençlik politikalarına dair söylem ve politika önerilerinde ön sıralarda yer almalı, güncelliğini hep korumalı. Geçtiğimiz günlerde Gelecek Partisi’nin Türkiye’de her üç gençten birinin iş ve eğitimde olmayarak evlere mahkum edildiğini açıklaması ve ekonomi politikaları bağlamında bunu irdeleyen bir rapor hazırlaması önemli. [4]

 

Koronavirüs salgını sürecinde ekonomilerin kapandığı ve yeni iş üretmenin zorlaştığı yapılarda ev gençlerini üretime katmak ise büyük bir gayret ve yenilikçi çözümler gerektirecek. Yeter ki gençliğin psiko-sosyal kopuşunu tetiklemeye dek varacak olan bu “ev genci” sorunu her daim gündemde tutulsun.

 

Avrupa Uygulamaları Bize Ne Söylüyor?

 

Bu açıdan Avrupa’da benzer deneyimleri yaşayan İtalya, İspanya gibi ülkelerin en iyi uygulamalarından modellemeler yapılarak mikro ölçekte projelerle etkinlikleri test edilebilir.

 

Örneğin Avrupa Komisyonu’nun NEET’lere etkin erişim konusunda düzenli olarak yayımladığı raporlar takip edilerek Türkiye’deki gençler için uygulamalar yapılabilir, haritalandırmalara başvurulabilir. Avrupa Komisyonu okumakta olan ve ileride ev genci olabilecek gençleri önceden okul aşamasında tespit ederek onları istihdam piyasasına katacak erken müdahale önlemleri üzerinde çalışıyor. Yerel düzeyde gençlerle çalışan tüm sivil toplum kuruluşları ile iş bulma kurumları ortak hareket etmeye yöneltiliyor. 1999 yılından beri bir aday ülke olarak bu iyi uygulamaları referans almamamız için hiçbir sebep yok.

 

Örneğin Finlandiya’da Eğitim Bakanlığı, NEET’leri istihdama katmak için proje üreten belediyeleri yıllık olarak devlet bütçesinden fonluyor. Portekiz’de özel şirketler ile kamu kurumları kurumsal sosyal sorumluluk girişimleri çerçevesinde, stajlarla, kısa süreli işe yerleştirmelerle ev gençlerini istihdama kazandırmayı taahhüt ediyor. Hollanda’da ise “akrandan akrana destek” modeli altında gençler yaşıtları olan ev gençlerine rol model olarak, onlara kariyerlerini kurmak istedikleri noktada eğitim verilmesini sağlıyor.

 

Mesleki eğitimin standardizasyonu açısından rol model denebilecek olan Almanya’da Gençlik İstihdam Ajansları, okullarla yakın işbirliği içerisinde çalışarak gençlerin yeteneklerini erken aşamada tespit edip, okulu terk etmemelerini sağlıyorlar ve okul sonrası onları uygun iş kollarına sevk ediyorlar. Zaten Almanya’da 19. yüzyıl başından beri aktif olan mesleki eğitim, her türlü üstün vasıflı işgücü yetişmesi için temel sunan bir düzeyde tasarlandığı için NEET riski baştan minimize ediliyor.

 

Dolayısıyla çözüm arayan için ortada çok fazla referans ve çok fazla iyi örnek var. Batılı ülkeler bu ev genci sorununa uzun zamandır kafa yoruyorlar ve saha gerçekleri ışığında çok faydalı çözüm önerilerini çoktan hazırlamışlar, uygulamışlar, uygulamaya da devam ediyorlar. Türkiye özelindeki bu alarm verici rakamlar ışığında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın artık çalışma programlarına ve websitelerine “ev genci” kavramına dair somut projeleri eklemleyip, sorun yokmuş gibi davranmak yerine sorunun çözümünde etkin ve başarılı bir paydaş haline gelmeleri gerekiyor.

 

Bu açıdan, Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Avrupa Birliği Başkanlığının geçtiğimiz sene Nisan ayında 15-29 yaş aralığındaki kişilere yönelik açtığı “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençlere Yönelik İşgücü Piyasası Destek Programı için Hibe Programı Teklif Çağrısı” gibi girişimler sürdürülebilirlik kazanmalı. Bu tür programlar sadece gençlere ulaşarak İŞKUR’a kayıt edilmelerini sağlamakla kalmamalı, liderlik becerilerinden iletişim yeteneklerine dek birçok temel eğitimi alarak onların istihdam edilebilirliğini ve çalışma motivasyonlarını artırmalı.

 

Ev gençlerinin sosyo-ekonomik yaşama entegrasyonunda coğrafyamızın çeşitliliği de büyük bir artı değer olarak karşımızda duruyor aslında. Örneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki tarım ve hayvancılık çeşitliliğini gençlerin istihdam olanaklarıyla harmanlayacak projeleri uygulamak mümkün. Muş Ovası’nda otlayan hayvanların sütünün, Hakkari’de, Bitlis’te, Siirt’te arıcılığın ülke ekonomisine ve gençliğin istihdamına katkı sağlayacak şekilde kullanılması, tam da bu bölgeye bu konularda ihtisaslaşmış Türk ve yabancı öğretim üyeleriyle donatılmış meslek liseleri ve üniversiteler kurulmasıyla mümkün olabilir. Her şey eğitimle başlıyor ve toplumsal adaletle taçlanıyor. Ev gençlerini topluma kazandırmak da bu adaletin en önemli sacayağı.

__

[1] Gençlik ve COVID-19: Yanıt, toparlanma ve dayanıklılık, OECD Koronavirüse karşı Politika Yanıtları Raporu, 11 Haziran 2020, https://read.oecd-ilibrary.org/view/?ref=134_134356-ud5kox3g26&title=Youth-and-COVID-19-Response-Recovery-and-Resilience

 

[2] Gençlerin İyi Olma Hali Raporu, Saha Araştırma Bulguları, Ocak 2021, https://habitatdernegi.org/wp-content/uploads/turkiye-de-genclerin-iyi-olma-hali-raporu.pdf

 

[3] OECD, Society at a Glance 2019: OECD Sosyal Endikatörler, OECD Yayınları, Paris, https://www.oecd-ilibrary.org/social-issues-migration-health/society-at-a-glance-2019_soc_glance-2019-en

 

[4] Sözcü Gazetesi, Gelecek Partisi’nden genç işsizlikle ilgili dikkat çeken tespit: 5.7 milyon ev genci yarattılar, https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/gelecek-partisinden-genc-issizlikle-ilgili-dikkat-ceken-tespit-5-7-milyon-ev-genci-yarattilar-5552235/

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.