Geleceğe Hazırlık: Erken Yaşta Finansal Okuryazarlık Neden Şart?
Finansal okuryazarlık, geleneksel okuryazarlıktan sonra çağımızın en kritik becerisi ve yetkinliği… Özellikle de finansal açıdan kendilerine aşırı güvenen ve risk iştahıyla yanıp tutuşan Z kuşağı söz konusu olduğunda bu okuryazarlık türü, terazinin kefelerinde daha ağır basıyor.

“Uzun vadeli bir bakış açın olduğunda, günlük hareketler daha az önemlidir.
Bu, yaşam için olduğu kadar yatırım yapmak için de geçerlidir.”
Warren Buffett
Yıllar önce bir arkadaşım anlatmıştı yüzünde şaşkınlık dolu bir ifadeyle… İstanbul’da özel bir ilkokula giden kızı ve arkadaşları bir gün sınıf aktivitesi olarak öğretmenleriyle markete gitmişler. Öğretmenleri de bir gün önceden velilere duyuru yapmış ve çocuklarının yanına “o günün parasıyla” 50 lira koymalarını ve evde eksik olan şeylerin listesini yapmalarını istemiş.
Sınıfta sadece benim arkadaşım ve birkaç veli, çocuklarının yanına öğretmenin söylediği miktarda parayı koyup, süt, yoğurt veya mendil gibi çocuğun taşıyabileceği ve 50 lirayla satın alınabilecek “makul” ihtiyaç maddelerinin listesini yazarken, diğer veliler çocuklarının yanına “kredi kartı” vererek onları kendi “mantık” çerçeveleri içerisinde “ödüllendirmişler”.
Oysa bu sınıf faaliyetinin amacı, çocuklara finansal okuryazarlığı ve para yönetimini öğretmekti; kredi kartıyla sınırsız bir harcama yaparak parayı akranları arasında bir üstünlük ve yapabilirlik aracı olarak kullanmak değil…
Finansal okuryazarlık, geleneksel okuryazarlıktan sonra çağımızın en kritik becerisi ve yetkinliği… Özellikle de finansal açıdan kendilerine aşırı güvenen ve risk iştahıyla yanıp tutuşan Z kuşağı söz konusu olduğunda bu okuryazarlık türü, terazinin kefelerinde daha ağır basıyor.
OECD’nin Yeni Araştırması
Kısa süre önce OECD’nin yayımladığı ve 14 OECD ülkesinin mercek altına alındığı bir araştırmada 15 yaşındaki çocukların kendilerini dijital ekonomiye hazırlamak için gereken finansal okuryazarlık ve matematik becerilerinden yoksun oldukları ortaya çıktı.
Ayrıca araştırmaya göre zengin ülkelerde çevrimiçi bankacılık ürünlerine erişim ile finansın nasıl işlediğine dair anlayış arasında bir uçurum var.
Yani bir yandan kripto para birimlerinden, yapay zekâdan, finans influencer’larından bile söz eder hale gelen çocuklar, diğer yandan kilit finansal kavramları anlayamıyor ve beşte biri alışverişlerinde yüzdelik hesapları yapmakta zorlanıyor.
OECD’nin tanımına göre finansal okuryazarlık, sağlam finans kararları almak ve son kertede bireysel düzeyde finansal iyi oluş haline ulaşmak için gereken finansal farkındalığın, bilginin, davranışların, becerilerin ve tutumların bir bileşkesi…
İncelenen ülkelerde çocukların üçte ikisi finansal olarak aktif olup banka hesabına sahip olsa da, incelenenlerin sadece üçte biri, banka hesaplarını okuyup anlamak konusunda kendilerine güveniyorlar.
Dolayısıyla araştırmada, 15 yaşındaki çocukların finansal okuryazarlıkları ile matematik ve okuma becerileri, parayla ilgili deneyimleri, alışkanlıkları ve evde ve okulda finansal okuryazarlığa maruziyetleri arasındaki bağlar inceleniyor.
Bu açıdan 2012 yılından beri finansal okuryazarlık alanında anlamlı bir ilerleme kaydedememiş ülkeler; ABD, İtalya, İspanya ve Polonya olarak belirtiliyor. Bu ülkelerde yedi öğrenciden en az birinin paraya dair temel becerileri bulunmuyor; bütçe yönetimi, tasarruf, yatırım ve borçlanma gibi alanlarda temel finansal bilgilerden yoksunlar.
İncelenen ülkelerde öğrencilerin sadece yüzde 11’i, karmaşık para sorunlarını, spot işlem maliyetlerini çözebilecek veya yatırım türleri arasındaki farkları anlayabilecek düzeyde. Oysa aynı araştırmaya göre 10 öğrenciden en az sekizi, son on iki ay içinde mutlaka sanal alışveriş yapmış, yüzde 66’sı ise mobil telefon üzerinden ödeme gerçekleştirmiş.
Ancak, iş, güçlü mali kararlar almak için gerekli dijital beceri ve bilgiye gelince kendilerini donanımlı hissetmiyorlar. Oysa yetişkinlikte ne kadar güçlü bir finans okuryazarlığınız olursa, o kadar sorumluluk sahibi şekilde finansal davranışlar sergiliyorsunuz, tasarrufta bulunuyorsunuz, sırf yakın arkadaşınız aldığı için bir şey satın alma eğiliminiz daha az oluyor.
OECD araştırmasının sosyo-ekonomik statüye temas eden bir boyutu da var. Sosyo-ekonomik olarak avantajlı öğrencilerin finansal okuryazarlık performansı, dezavantajlı kesimle kıyaslandığında yüzde 12 daha iyi düzeyde. Bununla birlikte, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) kapsamındaki testlerde finansal okuryazarlık, birçok ülkede öğrencilerin matematik ve okuma alanlarındaki performanslarına da doğrudan etki ediyor.
Araştırmanın Ana Fikri
Peki bu araştırma sonuç itibarıyla bize ne mesaj veriyor?
OECD, üye ülkeleri, çocuklarda finansal okuryazarlık stratejisi uygulamaya ve okullarda bu yönde bir eğitimin temellerini güçlendirmeye davet ediyor. Zira örneğin geçen sene OECD’nin yaptığı bir diğer araştırmaya göre, yetişkinlerin de sadece üçte biri finansal okuryazarlık becerisine sahip.
Dolayısıyla çocuklara erken yaşta finansal okuryazarlık becerileri kazandırılması, kilit finans kavramlarını daha iyi anlamalarının sağlanması ve finans ürünlerinin risk ve ödüllerini kavramalarına imkân tanıyacak bir eğitim ekosistemi oluşturulması, hem onların kısa vadede para idaresine dair algı ve becerilerini güçlendirir hem de yetişkinlikte daha zekice finans kararları almalarını sağlar.
Bankacı Seçil Erzan’dan farklı tarihlerde farklı kişilerin eliyle yürütülen ponzi sistemlerine dek hepimiz finansal okuryazarlığa sahip olmamanın nasıl dolandırıcılık biçimlerine yol açtığına tanıklık ettik. Finansal okuryazarlık bilgi ve becerisine sahip olmayan çocuk, yetişkin olduğunda da kendisine çok yüksek getiri vaatlerinde bulunan kişilere kanıyor ve bu faaliyetlerin riskli olduğunu göremiyor.
Örneğin Mayıs ayında Birleşik Krallık parlamentosunun eğitim komitesinin yayımladığı bir raporda, ilkokul öğrencilerinin sadece yüzde 33’ünün, ortaokul öğrencilerinin ise yüzde 39’unun finans eğitimi aldığı görülmüştü. Finans okuryazarlığı, Birleşik Krallık’ta 16 yaş üstü öğrenciler için zorunlu değil.
Oysa aslında tam da bu yaş aralığındaki çocuklar özellikle sosyal medyada kripto para avcılarının, çevrimiçi dolandırıcıların ve hızlı para kazanma projelerinin ağına düşebiliyor. Dolayısıyla önceki nesillerle kıyaslandığında, eğitimin en erken aşamalarından itibaren finansal okuryazarlığın farklı düzeylerde öğretilmesi ve matematik dersinin müfredatına entegre edilmesi artık bir zorunluluk halini almış durumda.
Ebeveynlerin Bilinçli Katılımı Şart
Uzmanlar, çocuklarda erken yaşta finansal okuryazarlığın ancak bu alanda ebeveynler ile okul arasında güçlü bir tamamlayıcılık olması durumunda mümkün olabileceğini söylüyorlar. Yoksa yazının başında söylediğim gibi markete 50 lira yerine kredi kartıyla çocuk göndermenin ötesine geçilemiyor.
Oysa ebeveynlerin de finansal açıdan temel bilgi ve becerilere sahip olduğu bir eğitim ortamında, örneğin ülkede kemer sıkma tedbirleri uygulanması veya ailenin geçimini sağlayan anne veya babanın şirketinin iflas etmesi halinde çocukların vereceği tepki ve harcama alışkanlıklarının yeniden düzenlenmesi daha bilinçli bir şekilde yönetilebiliyor.
Birleşik Krallık’ın demin sözünü ettiğim parlamento raporu ise, her okulun müfredatı değerlendirmek ve ortak bir yaklaşım üretmek amacıyla finansal okuryazarlık koordinatörü belirlemesini, finansal okuryazarlık eğitiminin -gündelik finans bilgisi de dahil olmak üzere- 18 yaşına kadar zorunlu olmasını öneriyor.
Raporun hükümetlere yönelik önerileri de var:
- Sosyo-ekonomik statüsü ne olursa olsun tüm çocukların finansal okuryazarlık becerileri edinmelerinde kendilerine eşit fırsatlar tanınması;
- Finansal beceriler ve davranışlardaki sosyo-ekonomik eşitsizliklerle mücadele edilmesi;
- Öğrencilerin parayla alakalı meselelerle ilgisini artırmak suretiyle finansal tutumlarının güçlendirilmesi;
- Özellikle çevrimiçi dünyada finans araçlarına erişim ve onların kullanımında güvenli ve yaşa uygun bir ortam yaratılması;
- Her yaşta tüketicinin korunması için finansal tüketici koruma çerçeveleri geliştirilmesi.
Yeni Müfredata Giden Yol
Finansal okuryazarlık, dijital çağın yeni gereklerine ülkelerin uyum sağlamasında mutlaka ulusal bir strateji benimsenmesi gereken bir alan… Bu konuda Türkiye’de de uzun zamandır uzmanlar çalışmalarda bulunuyor, karar alıcılar nezdinde lobi faaliyetleri yürütüyor, farkındalık yaratmak için çırpınıyor.
Habitat Türkiye Derneği, Visa Türkiye ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ortaklığında 2009 yılından beri “Paramı Yönetebiliyorum” isimli proje ile finansal okuryazarlığın gençlerden başlamak üzere geniş bir kesime yayılması için 81 ilde çalışmalar yürütüyor.
Geçen sene ise ekonomist Prof. Özgür Demirtaş, ilkokul, ortaokul ve lise seviyelerine yönelik finansal okuryazarlık dersi konması çağrısında bulunmuş ve müfredatını ücretsiz olarak hazırlamaya hazır olduğunu belirtmişti.
Benzer şekilde, akademisyen ve eğitim danışmanı Hale Güneş de finansal okuryazarlığın okul-öncesi çağa taşınması için uzun zamandır yoğun çalışmalarda bulunuyor ve bu konuda kitaplar hazırlıyor. Temel amacı, çocuklarda paralarının bir kısmını harcamak, bir kısmını “daha büyük bir hedefe erişmek” için biriktirmek, bir kısmını da başkalarıyla yardımlaşmak için paylaşmak şeklinde bir bilişsel gelişim sağlamak.
Tüm bu çabalar meyvesini, birçok açıdan -haklı olarak- ağır şekilde eleştirilen yeni müfredat taslağında verdi. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) ortak çalışması sonucu 2024-2025 eğitim-öğretim döneminde müfredata finansal okuryazarlık üzerine yeni bir ders eklenecek ve bu ders ilköğretimden lise eğitiminin sonuna dek olan dönemi kapsayacak. Eğitimin içeriği ve etkisini ise, yeni okul yılı başladıktan sonra hep birlikte deneyimleyeceğiz.
Güvenlik, Önceliklendirme ve Değişim
Hale Güneş, okullarda finansal okuryazarlık eğitiminin odağının üç ana kavram çerçevesinde oluşturulması gerektiğini belirtiyor: Güvenlik, önceliklendirme ve değişim. Güneş’e göre, bu kavramları içselleştirmeyen çocukların (ve yetişkinlerin) daha karmaşık finansal kavramları anlamaları veya ileride paralarını, dolayısıyla bütçelerini iyi yönetmeleri pek olası değil.
Kendisiyle yaptığım söyleşide şu önemli tespitlerde bulundu:
“Bu şemsiye kavramlar çerçevesinde; para, bütçe, istek ve ihtiyaç, karar verme, seçim yapma, paylaşma, birikim, tasarruf, harcama, girişimcilik gibi başlıklarla çocukların finansal konulara ilişkin anlayışlarını geliştirmelerine katkıda bulunabiliriz. Finansal eğitimin amacı, bireylere daha güvenli bir finansal geleceğe ulaşmalarını sağlayacak bilgi ve araçları sağlamaktır. Bu anlayışı geliştirmek, daha iyi ve sağlam kararlar vermeyi sağlar. İnsanlar bazen bilgilerini uygulamakta ve günlük davranışlarına entegre etmekte zorluk çekerler. Küçük yaşlardan itibaren finansal okuryazarlık eğitiminin odak noktasını, bilgi ve eylem entegrasyonu oluşturmalı.”
Dolayısıyla Güneş’e göre, erken tasarrufların daha sonraki refah için çok önemli olduğu bir finansal dünyada, bilgi edinme ve alışkanlık oluşturma zamanlaması son derece önemli:
“Küçük çocukların ve ebeveynlerinin reklam bombardımanına tutulduğu ve ebeveynlerinin kredi kartı kullanımının bu kadar yaygın olduğu bir dünyada, ürün seçimi, bütçeleme ve gelecekteki satın alımlar için tasarruf etmenin değeri hakkında erken ve daha etkili eğitim, gelecekteki refah için son derece kritik… Okul öncesi dönemden itibaren, sağlam bir temel sağlayarak, gelecek için iyi finansal karar verme alışkanlıklarını aşılayabiliriz. Finansal kavramlar ve davranışlar günlük deneyimleri içermelidir. Örneğin, çocuklar birbirleriyle değiş tokuş yaparlar veya ebeveynlerinin, aldıkları ürün ve hizmetler için para alışverişinde bulunduklarını görürler. Çocuklar kıt kaynaklar hakkında akıl yürütmeli, öncelikleri belirlemeli, maliyetleri ve faydaları değerlendirmeli ve tüketim seçimleri yapmalıdır. Bununla birlikte, çoğu zaman bunları finansal kararlar verdiklerinin farkında olmadan ve ebeveynleri ve öğretmenleri bu kararları daha geniş finansal kavramlarla ilişkilendirmek için bir ‘fırsat anı’ olarak görmeden yaparlar. Okullarda finansal okuryazarlık eğitiminin amacı, küçük çocuklara tanıdık, günlük durumlar hakkında düşünmeleri için bazı bilişsel araçları etkinlikler ve oyunlar aracılığı ile tanıtmak ve iyi alışkanlıklar oluşturmaktır.”
Biz yaştakiler çocukluğumuzu anımsadığımızda, zihnimizin üzerinde beliren nostaljik bulutun içindeki objelerden biri de İş Bankası’nın o ikonik metal kumbarası… O kumbara birçok neslin para ile ilişkisini düzenlemede işlevseldi. Şimdiyse gelinen çağda o kumbaranın dönüştüğü yeni dijital araçlara hâkimiyet ve çocukları yeni çağın dijital gerekliliklerine hazırlamak, temel bir finansal okuryazarlık eğitimiyle mümkün.

MENEKŞE TOKYAY
