Silahlar Sustu ise Yeniden İnşa Zamanı

Uluslararası toplumun sadece kaynak toplama çabalarını artırmakla kalmayıp aynı zamanda bağışçılara ardı arkası gelmeyen bir yıkım ve yeniden inşa döngüsüne kaynak ayırmıyor oldukları konusunda güven vermeleri gerekiyor. Gerçekçi olmak gerekirse, bu döngü ancak kuşatmanın kaldırılmasıyla kırılabilir.

Silahlar Sustu ise Yeniden İnşa Zamanı

Mısır, Katar ve ABD’nin uyumlu çabalarının ardından İsrail ve Hamas arasında 20 Mayıs tarihinde bir ateşkese varılması, 11 gün süren kan ve yıkımdan sonra Gazze halkının oldukça ihtiyaç duyduğu bir rahatlama sağladı. İsrail bombardımanının yerinden ettiği Filistinliler evlerine dönmeye ve Gazze altyapısının aldığı zararın boyutları netleşmeye başladıkça, dikkatler bir kez daha 2007’den bu yana kara, hava ve deniz kuşatması altında olan mahsur ülkenin “yeniden inşası”na yöneldi.

 

Mısır Cumhurbaşkanlığı ateşkesten iki gün önce, 18 Mayıs’ta, İsrail’in son saldırılarının ardından yeniden inşasına finans sağlamak üzere Gazze’ye 500 milyon dolar vereceğini duyurmuştu.

 

Görünüşe göre Kahire’nin taahhüdü oldukça sıcak karşılanan bir gelişmeydi. Şüphesiz, Gazze Şeridi, uluslararası toplumdan alabileceği her türlü insani ve yeniden yapılandırma desteğine ciddi anlamda ihtiyaç duyuyor. Ancak tabii ki Mısır’ın yardım teklifine dair endişelerin olması için de neden var.

 

Her şeyden önce, İsrail hala Gazze Şeridi’ndeki sivil hedefleri bombalıyorken geldiği dikkate alındığında, Mısır’ın duyurusunun zamanlaması rahatsız ediciydi. Mısır’ın bir ateşkese varılmadan önce Gazze’nin yeniden inşası için mali kaynak sağlama sözü vermesi İsrail Hükumeti üzerindeki baskının bir kısmının kalkmasına yaradı. İsrail Hükumeti Gazze bombardımanı sırasında orantısız güç kullandığı ve insan hayatını hiçe saydığı için uluslararası eleştirilerle karşı karşıyaydı. İkincisi, Mısır’ın taahhüdünün asıl amacının sadece Gazze’nin yeniden inşasına yardım etmek olmayıp Kahire’nin Filistin meselelerinde önemli ölçüde kontrolü olmasını sağlama ve Filistin otoritelerinin Gazze’de güvenliğin kontrolünü ele geçirme olduğuna dair şüpheler var.

 

Bu şüphelerin temelinde Mısır’ın, Mısırlı şirketlerin yeniden inşa sürecinde rol almasını istiyor olması ve bunu kabul etmesi var. Bu da Mısır’ın Gazze Şeridi’ndeki yeniden inşa çabalarının, 2009’dan bu yana Gazze’deki yeniden inşa projelerini tamamlamak için Gazzeli şirketlerle sözleşme yapmış olan Türkiye ve Katar’ınkinden önemli ölçüde farklı olacağının işaretlerini veriyor.

 

Yerel inşaat ve danışma şirketlerinin yeniden inşa çabalarına dahil olması Gazze’deki pek çok kalifiye işçiye istihdam sağlamanın, bölgenin kuşatılmış ve yıpratılmış ekonomisini canlandırmanın son derece önemli bir yolu. Ancak Mısır Gazze ekonomisini tekrar ayağa kaldırmaktan ziyade kendi şirketleri için mâli fırsatlar sağlamakla ve Filistin üzerindeki etkisini artırmakla daha ilgili görünüyor.

 

İsrail’in 2008-2009’da Gazze Şeridi bombardımanının hemen akabinde, Mısır’ın Gazze Şeridi ile sınırı bulunan Refah kentinin Gazze’de yeniden inşa çalışmalarını koordine etmek için bir merkez olarak kullanılabileceğini önermiştim. Bu tür bir hareketin her iki tarafın da yerel ekonomilerini canlandıracağına ve İsrail’in Gazze üzerindeki kontrolünü azaltacağına ikna olmuştum. O zamanlar Mısır, tarafsız olarak Gazze’nin kalkınmasına yardım edecek en iyi adaylardan biriydi. Ancak son on yılda çok şey değişti.

 

 

Muhammet Mursi’nin cumhurbaşkanlığı döneminde, 2012-2013 yıllarında, Kahire’nin abluka altındaki ülkenin ekonomisini desteklemeye ve burada yaşayan iki milyondan fazla kişinin yaşam koşullarını yükseltmeye yönelik hakiki girişimleri sayesinde Gazze sınırlı bir refah dönemi yaşadı. Abdülfettah es-Sisi kanlı bir darbeyle Mursi’nin görevine son verdikten sonraysa Mısır Gazze’nin kalkınmasının önündeki engellerden biri oldu. Sisi rejimi İsrail’in Gazze kuşatmasına katılmakla kalmadı, Gazze’nin sıkışmış ekonomisine yaşamsal bir ekonomik destek sağlayan, Refah sınırının altındaki geçiş tünellerine su bastı ve bu tünelleri defalarca bombaladı.

 

Bugün Gazze’de yaşayan Filistinlilerin çoğu Sisi’nin Mısırı’nı bir dost değil yaşadıkları zorluklara katkıda bulunan bir güç olarak görüyor. Gazze’de Mısır’ın inşaat şirketlerinin çalışması konusunda da kuşkulular. Çünkü bu şirketlerin Mısır’ın istihbarat ve güvenlik casusları için bir truva atı olabileceğini biliyorlar.

 

Mısır’ın yeniden inşa yardım teklifine ilişkin endişeler uluslararası toplumun Gazze’deki yeniden inşayı nasıl koordine edeceğini tekrar gözden geçirmesi ihtiyacının işaretlerini vermektedir. Küresel toplum liderlerinin geçmişteki hataların tekrarlanmasını önlemek ve Filistinlilerin Gazze’de kalkınma ve gelecek konusunda nihayet kendilerinin de bir görev üstlenmesine imkan sunmak için beş önemli girişimde bulunması gerekiyor.

 

İlk olarak Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan ve Filistin Otoritesi ve İsrail arasında 2014 yılı Eylül ayında kabul edilen geçici bir anlaşma olan Gazze Yeniden Yapılandırma Mekanizmasını (Gaza Reconstruction Mechanism- GRM) gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu mekanizma, inşaat projelerinde kullanılacak inşaat malzemelerinin (sadece çakıl, çimento ve çelik kalıpların) Gazze Şeridi’ne girişine izin verirken İsrail’in güvenlik endişelerine de eğilecek biçimde planlanmıştı. GRM şu ana kadar ne Gazze Şeridi’nde önemli inşaayı mümkün kılmada ne de İsrail’in güvenliğini sağlama konusunda başarılı oldu. İsrail’in Gazze’ye temel inşaat malzemelerinin taşınmasını defalarca engellemesine olanak verirken Hamas’ın silahlanmayı sürdürmesine mani olmadı. En nihayetinde GRM, Gazze Şeridi’ndeki kuşatmayı derinleştirdi ve kurumsallaştırdı, son yedi yılda yeniden inşa girişimlerini güçleştirdi. Gazze Şeridi’nde gerçek anlamda geniş ölçekli bir yeniden inşa sağlayabilecek tek çözüm, ablukanın tamamen kaldırılmasıdır.

 

İkinci olarak küresel liderlerin Gazze’nin yeniden inşasını mümkün kılacak büyük ölçekli mali desteğe ihtiyaç duyduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Gazze’de yeniden inşa ihtiyacı çok büyük– geçtiğimiz iki haftada İsrail bombardımanının neden olduğu hasara ilaveten Gazze’nin 2008/2009, 2012 ve 2014 savaşlarının altyapıda neden olduğu yıkımın çoğunu da onarması gerekiyor. Dolayısıyla tek bir ülkeden bir sefere mahsus 500 milyon dolarlık bir yatırım (şu durumda Mısır) gerçek bir yeniden yapılandırmaya zemin hazırlamak için yeterli değil.

 

Gazze’nin ihtiyacı olan, muhtelif bağışçılardan oluşan bir mali destek seferberliği ile, uzun vadeli bir toparlanmayı sürdürebilir ve hakiki bir taahhüt olarak sağlayacak bir uluslararası çabadır. Bununla birlikte Gazze’ye büyük ölçekli bir maddi desteği koordine etmek bağışçılar tükenmiş olduğu için giderek zorlaşmaktadır.

 

Son saldırı, yakın bir zaman önce Gazze’de yeniden yapılandırma projelerine fon sağlamış olan ve sağladıkları fonlara sadece zarar verildiği ya da harap edildiğini görmelerini sağlayan bağışçıların kararını şüphesiz test etti. Bu nedenle uluslararası toplumun sadece kaynak toplama çabalarını artırmakla kalmayıp aynı zamanda bağışçılara ardı arkası gelmeyen bir yıkım ve yeniden inşa döngüsüne kaynak ayırmıyor oldukları konusunda güven vermeleri gerekiyor. Gerçekçi olmak gerekirse, bu döngü ancak kuşatmanın kaldırılmasıyla kırılabilir.

 

Üçüncü olarak, uluslararası toplumun liderlerinin Gazze’nin yeniden inşasının ancak Filistinlilerin kendilerince yönlendirilmesiyle gerçekten başarılı olabileceğini anlamaları gerekiyor. Gazze Şeridi’ndeki yeniden yapılandırma, GRM imzalanmadan önce de sonra da Gazze nüfusunun anlamlı yerel tasarrufunu yadsıyan dış güdümlü bir süreç oldu. GRM’nin yerel ihtiyaçları neredeyse hiç dikkate almadan gelişiminde ne Gazze’nin sivil toplumuna ne de Hamas temsilcilerine danışıldı. Gazze’nin sivil toplum kuruluşları şu güne kadar yeniden yapılandırma sürecinin tamamen dışında tutulduklarını, İsrail’in sözüm ona güvenlik kaygılarınınsa, Hamas ile herhangi bir bağı olmayan kuruluşlar için bile temel sorun olarak öne çıkarıldığını düşünüyor. Örneğin, son İsrail bombalamaları çok sayıda sivil toplum kuruluşunun büro ve binalarının yıkılmasıyla sonuçlandı. Bombalar Filistinli Çocuklara Yardım Fonu (PCRF) bürolarının yanı sıra en az 50 okula ve medya bürolarına zarar verdi. Şiddetten zarar gören kuruluş ve kurumlara ilişkin veri olmadan gerçekleşecek herhangi bir yeniden inşa girişimi yerel nüfusun ihtiyaçlarını sağlama konusunda başarılı olamayacaktır.

 

Dördüncü olarak, uluslararası toplumun Gazze Şeridi’nin oldukça çetrefilli ortamında işleyecek kaynaklar ve deneyim ile en iyi şekilde donanmış bağışçılar ve kuruluşların dahil olduğu koordineli bölgesel bir yanıta ihtiyaç olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Böylesi herhangi bir bölgesel plan, İsrail ve Mısır 2007 yılında bölgeye illegal ve ahlaksız bir kuşatma dayattığından bu yana Gazze’nin kalkınmasına yardımcı olma kararlılıklarını tekrar tekrar göstermiş olan iki bölgesel güç, Katar ya da Türkiye, tarafından yönlendirilmelidir.

 

Yine de bu ülkelerin Gazze’nin yeniden inşasında gelecekteki rollerine ilişkin oldukça kaygı verici bazı işaretler vardır.

 

11 günlük bombalama harekatı sırasında İsrail diğer pek çok sivil hedeflerin yanında Katar Kızılayı ve Katar merkezli uluslararası medya ağı Al Jazeera’nin bürolarına da saldırı düzenledi.

 

Bu saldırılar pek çokları tarafından Katar’a Gazze’deki icraatlarına son vermesi konusunda verilen sembolik bir mesaj olarak görüldü.

 

Son on yılda Katar Gazze’ye 1 milyar dolardan fazla yardım sağladı. Yıllar süren İsrail bombardımanlarından zarar gören evlerin, kara yollarının, hastanelerin, okulların ve diğer kamu ve özel binaların yeniden inşa edilmesine yardım etti. İsrail’in askeri saldırılarının mağdur bıraktığı yüzlerce engelliye ev sahipliği yapan ve bölgede tek protez ve rehabilitasyon merkezi olan Gazze Sheikh Hamad Rehabilitasyon ve Yapay Kol ve Bacak Hastanesini de finanse etti. Katar, 2018’den bu yana Gazze’deki binlerce aileye ödenmek üzere doğrudan aylık nakit sağlamakta ve on binlerce kamu personelinin maaşını ödemektedir. Tüm bunlar İsrail’in de rıza göstermesiyle mümkün oldu ki bu da Gazze’deki Katar kuruluşlarına yönelik yakın tarihli saldırıları çok daha endişe verici bir hale getiriyor. Bu belirgin tutum değişikliğinin Al Jazeera Arapça’nın Hamas lideri İsmail Haniye’ye bölgede geniş bir dinleyiciye ulaşması için platform sağlaması ve bu son şiddetiyle İsrail’in işlediği savaş suçlarını kınaması için söz vermesi ile ilgili olması muhtemeldir.

 

Uluslararası toplum İsrail’in Gazze’de bulunan Katar kuruluşlarına saldırılarını hatırında tutmalı ve İsrail ya da bölgesel dostlarının Körfez Emirliği’ni Gazze’nin dışına atmaya yönelik çabalardan vazgeçirmelidir.

 

Son olarak, uluslararası toplumun liderleri Filistinlileri ve beyan ettikleri çatışma önleme kararlılığını ciddi bir biçimde korumak için ortak sorumluluk almaya başlamalıdırlar. Her yıkıcı çatışma dizisi ölüm ve yıkım getiriyor ve barışçıl bir çözüme ulaşma olasılığını azaltıyor. Ayrıca önlemenin masrafı yeniden inşanın masrafından çok daha az. Uluslararası toplumun Kudüs ve diğer yerlerde yerleşimci şiddeti yoluyla Filistinlileri kasten ve sistematik olarak provoke etmesini önlemek üzere İsrail’e karşı tek bir ses olarak baskı oluşturmasının tam zamanı.

 

Bu yazı Al Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.