Aden Körfezi’nde Yeni Dinamikler: Direniş Ekseni Genişliyor mu?

Eş-Şebab ve Husiler arasında büyük oranda pragmatik çıkar ilişkisine dayalı ilişkiler ağının Direniş Ekseni açısından stratejik bir genişleme anlamına geldiği ifade edilebilir. Bu genişleme, İran’ın son dönemde artan Doğu Afrika açılımı ve bölgesel nüfuzunu artırma çabaları için de oldukça stratejiktir.

husiler eş-şebab silah anlaşması

7 Ekim sonrası İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, Ortadoğu ve Afrika’daki ittifakları konsolide ederek gün yüzüne çıkardı. Gazze’deki Hamas-İsrail Savaşı, İsrail’e karşı ‘Direniş Ekseni’ olarak adlandırılan ittifakın önde gelen bileşenlerini, İran ve Lübnan Hizbullah’ını da çatışma dinamiklerine dahil etti. İran ile İsrail arasındaki misilleme saldırıları, daha geniş çaplı bir savaşın eşiğine gelindiği yönündeki argümanlara zemin hazırlarken günümüzde benzer tablo İsrail’in kuzey sınırlarında savaş halinde olduğu Lübnan Hizbullah’ı için geçerli görünüyor. 

 

Bununla beraber Yemen’deki Husiler, 7 Ekim’den itibaren Filistin’e destek amacıyla Kızıldeniz ve Aden Körfezi genelinde İsrail’e ait ya da İsrail’e giden gemileri hedef almaya devam ediyor. ABD ve İngiltere’nin Yemen’e yönelik hava saldırılarıyla karşılık bulan Husilerin, dönem itibarıyla küresel deniz ticareti için de önemli bir tehdit haline dönüştüğü söylenebilir. Öte yandan benzer durum, Somali merkezli Eş-Şebab terör örgütünün Filistin ile dayanışma adı altında yürüttüğü sosyal medya stratejisinde kendini gösterdi. 7 Ekim sonrası şiddet ve nefret paylaşımlarına ağırlık veren Eş-Şebab, Gazze’deki İsrail saldırılarını kendi anlatısı üzerinden şekillendirerek Direniş Ekseni’nin bir parçası haline gelmeye çalışıyor. Örgüt, Hamas’ın saldırısı ve Afrika’da sömürgeciliğe karşı mücadele arasında bir ilişki kurmaya çalıştığı gibi, bu paylaşımlar üzerinden Somali’deki Müslüman halk üzerinde sempati kazanmayı amaçlıyor. 

 

ABD’li üst düzey yetkililerin geçtiğimiz hafta basına yansıyan iddiasına göre Husiler ve El-Kaide uzantılı Eş-Şebab arasında güçlü bir ilişki ağı söz konusu. İlgili raporlara göre, iki silahlı grup arasında gayrimeşru silah ticareti noktasında iş birlikleri bulunuyor. Bu doğrultuda bölgesel öncelikleri ve etnik tabanları bakımından birbirinden ayrışan iki grubun, Direniş Ekseni ve El-Kaide bağlantıları aracılığıyla ABD ve daha genel ölçekte Batı karşıtlığında buluştuğu ve ‘ortak düşman’ algısına sahip olduğunu söylemek mümkün. 

 

Aden Körfezi’nde Yeni Dinamikler

 

İlk olarak iki silahlı grup arasındaki iş birliklerinin çıkış noktasında karşılıklı çıkarlardan bahsedilebilir. Öyle ki Eş-Şebab, özellikle 2020 yılından itibaren ABD destekli Somali Ordusu’nun yoğun terörle mücadele kampanyalarıyla karşı karşıya kalıyordu. Afrika Birliği Somali Geçiş Misyonu (ATMIS) ve BM Somali Gücü’nün (UNSOM) varlığı, personel ve silah kapasitesi bakımından yetersiz görülen Somali Ordusu’na önemli avantajlar sağladı. Ancak bu durum son altı ay içinde terse döndü ve Eş-Şebab yeniden alan kontrolünü genişletmeye başladı. Hiç şüphesiz UNSOM ve AB askeri misyonlarının görev süresinin tamamlanmasıyla bölgeden çekileceğini duyurması ve geri çekilme sürecini başlatması, Eş-Şebab’ın ivme kazanmasında etkili olan faktörler arasında gösterilebilir. Diğer taraftan Etiyopya ve Somaliland arasındaki anlaşma (Somaliland’ın tanınması), Eş-Şebab nezdinde hükümet karşıtlığının kullanılarak militan devşirme faaliyetlerinin önünü açtı. Her ne kadar toplumsal tabanda karşılık bulmaya başlasa da ABD’nin Somali’ye yönelik silah akışını engelleme girişimleri, Eş-Şebab’ın gelişmiş füze ve İHA’lara erişimini kısıtlamaktaydı. Bu noktada Eş-Şebab’ın, ‘ortak düşman’ retoriğinden hareketle Husiler ile angajmanlarını artırması kaçınılmaz hale geldi.

 

Nitekim Eş-Şebab için gelişmiş silah sistemlerine erişimi, Husiler için ise gerekli finansal kaynağı sağlayan bu örtülü anlaşmanın, temelde her iki grubun da ABD’nin Aden Körfezi’ndeki agresif askeri stratejisini dengeleme önceliğiyle örtüştüğü söylenebilir. Hatta bu kapsamda, İran’ın Husilere tedarik ettiği hafif ve ağır silahların Yemen-Somali hattı üzerinden Eş-Şebab’a ulaştırılması kolaylaştırılabilir ki bu durum Eş-Şebab’ı İran’ın dolaylı müttefiki yapar. Gönderilen İran yapımı dronların düşük maliyetli, kolay üretilebilir ve hızlı mobilize olma özelliği, özellikle Qasef serisi İHA’ların ABD hedeflerine yönelik saldırılarda Eş-Şebab açısından önem ve değerini artırmaktadır. Buna ek olarak bazı uluslararası kaynaklar, Husilerin Somali’nin güneyindeki Eş-Şebab’a tedarik edilen silah sistemlerinin eğitim ve entegrasyonunu gerçekleştirmek üzere üç mühendis gönderdiğini ve bu kişilerin İran ile bağlantılı olduğunu öne sürüyor. 

 

İkinci bir husus, Direniş Ekseni’nden kaynaklı oluşan bölgesel jeopolitiğin yarattığı atmosfer ile ilişkilendirilebilir. Bilindiği gibi Eş-Şebab, ABD’yi Somali Ordusu’na ve Eş-Şebab’a karşı terörle mücadele inisiyatiflerine bağlı bölge ülkelerine verdiği destekten ötürü ‘baş düşman’ olarak görüyor. Bundan ötürü gerek pratikte gerekse söylem bazında ABD’nin Afrika Boynuzu’ndaki unsurları (askeri, diplomatik vd.), müttefikleri ve ana karası sürekli tehdit ediliyor. Ancak Eş-Şebab’ın ABD karşıtı pozisyonu, aynı duruşu sergileyen Husilerle tek başına güçlü bir iş birliğinin kurulacağı çıkarımını ortaya çıkarmaz. Bu yaklaşımı biraz daha açmak gerekirse, Somali ve Yemen/Kızıldeniz’deki operasyonlar ABD içinde iki farklı kuvvet komutanlığının sorumluluğundadır. Dolayısıyla Eş-Şebab’ın Somali’de ABD hedeflerine yönelik saldırıları, Yemen ve Kızıldeniz’deki operasyonlara öncülük eden ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) askeri kabiliyetlerine herhangi bir zarar veremez. Benzer şekilde Husilerin Aden Körfezi’nde ABD deniz sistemlerine yönelik saldırıları, ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) dikkatini dağıtmak için yeterli değildir. 

 

Bununla birlikte iki grup arasında ciddi mezhepsel ve ideolojik farklar bulunuyor. Eş-Şebab, ana omurgasını ağırlıklı olarak Somali kökenli Sünni Müslümanlara dayandırırken, Husiler Yemen’deki Şii mezhebinin Zeydi koluna mensup kişilerden oluşuyor. İdeolojik pencereden bakıldığında ise Eş-Şebab Somali’de bir İslam devleti kurarak cihat yoluyla bu devleti genişletmeyi amaçlarken; Husiler, Yemen’de siyasi ve askeri gücü ele geçirerek Zeydi Şii yönetimini tesis etmeyi hedef haline getirmiş durumdalar. İki grup arasındaki keskin mezhepsel ve ideolojik farklılıklara rağmen bölgesel jeopolitik, Eş-Şebab ve Husileri ‘doğal olmayan’ iki müttefik pozisyonuna getiriyor. Pragmatik bakış açısıyla Direniş Ekseni ve El-Kaide bağlantısı, tarafları ortak paydada topluyor. 

 

Biraz daha derine inildiğinde, Husilerin hamisi konumundaki İran ve El-Kaide terör örgütü arasındaki ilişkiler oldukça eskiye dayanıyor. İran’ın 1993 yılından günümüze ama özellikle 11 Eylül 2001 sonrası El-Kaide’ye sığınak, çeşitli eğitimler, silah ve finansal kaynak sağladığı biliniyor. İran’ın denklem içindeki kritik aktör oluşu, Husilerin Yemen’deki El-Kaide’nin Arap Yarımadası (AQAP) uzantısıyla iş birliğini güçlendiren etkenler arasında sayılabilir. Ticari iş birliklerinin yanı sıra 2023 yılında Husiler, AQAP’a önemli miktarda İHA tedarik etti. AQAP ile Eş-Şebab, El-Kaide ağı içinde somut etkileşim içinde. AQAP’ın yakın geçmişte Eş-Şebab’a sağladığı mühimmatlar, Somali ve Kenya’daki pek çok terör saldırısında kullanıldı. 

 

Özetle, Eş-Şebab ve Husiler arasında büyük oranda pragmatik çıkar ilişkisine dayalı ilişkiler ağının Direniş Ekseni açısından stratejik bir genişleme anlamına geldiği ifade edilebilir. Bu genişleme, İran’ın son dönemde artan Doğu Afrika açılımı ve bölgesel nüfuzunu artırma çabaları için de oldukça stratejiktir. Diğer taraftan, gruplar arasındaki etnik ve mezhepsel farklılıkların ABD düşmanlığında ikinci plana atıldığını söylemek gerekir. Ancak ABD’nin bölgedeki askeri politikaları dikkate alındığında mevcut çıkar ilişkilerinin orta-uzun vadede sürmesi muhtemel görünmekle birlikte ittifakın derinleşerek kalıcı hale gelmesi yakın gelecekte olası değildir. Nitekim bu iş birlikleri, Gazze’deki çatışmaların daha geniş cephelere yayılmasına ön ayak olarak bölgesel çatışma ihtimallerini iyiden iyiye güçlendirebilir.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.