Sisi’nin Türkiye Ziyareti: Bölgesel Krizler ve Fırsatlar

Mısır ve Türkiye, uzun bir tarihsel sürece dayanan ve Arap Baharı sonrasından karmaşıklaşan ilişkilerinde yeni bir dönemin eşiğinde. Hem Ankara hem de Kahire’nin ekonomik işbirliğinin genişletilmesi ve bölgesel krizlerin çözümüyle ilgili potansiyelin hayata geçirilmesi konusunda istekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu sürecin başarıya ulaşması her iki ülkenin halklarının yanı sıra daha geniş bir bölgeye de fayda sağlayacaktır.

sisi türkiye ziyareti

4 Eylül Çarşamba günü Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Türkiye’ye resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor. Mısır ile 10 yıldır gergin olan ilişkilerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Şubat’ta Kahire’yi ziyaret etmişti. Her iki ziyaret de cumhurbaşkanı düzeyindeki ilk ziyaret olma özelliğini taşıyor ve 2021’den bu yana süren normalleşme görüşmelerine ivme kazandırması bekleniyor.

 

Ne Olmuştu? 

 

Mısır’da 3 Temmuz 2013’te seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle görevden el çektirilmesine Ankara yönetimi şiddetle karşı çıkmış, Kahire ile diplomatik ilişkiler tamamen kopmuştu. Türkiye’nin darbeden sonra Müslüman Kardeşler üyelerine sığınma hakkı tanıması, bunun Sisi yönetimince “iç işlerine karışma” olarak değerlendirilmesi ve Türk hükümet yetkililerin süreç içerisinde Sisi rejimine yönelik sert ifadeler kullanması, gerginliğin 10 yılı aşkın süredir devam etmesinin başlıca sebepleri oldu. Kahire ve Ankara yönetimleri arasındaki bu gerginlik, dış politikadaki görüş farklılıklarıyla daha da arttı. Mısır’ın Körfez ülkeleriyle birlikte Katar’a abluka uygulaması, Suriye ve Libya’daki iç savaşlarda farklı tarafların desteklenmesi ve Doğu Akdeniz’de deniz sınırları konusundaki anlaşmazlıklar, iki ülke arasında önde gelen kriz alanlarıydı. 

 

Haziran 2019’da Mursi’nin mahkeme salonunda hayatını kaybetmesinin ardından iyiden iyiye gerginleşen ilişkilerde bir yıl sonra yakınlaşmanın ilk sinyalleri görülmeye başlandı. Ağustos 2020’de Mısır’ın Yunanistan’la imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasında Türkiye’nin belirlediği kıta sahanlığının güney sınırını dikkate alması Ankara’da olumlu karşılandı ve 2021 yılında hükümet yetkilileri arasında istikşafi görüşmeler gerçekleştirildi. Katar’ın “futbol diplomasisi” kapsamında iki ülkenin cumhurbaşkanı, FIFA 2022 Dünya Kupası açılış töreni için bulundukları Doha’da bir araya geldi. Daha sonra 6 Şubat depremlerinde Mısır yönetimi Türkiye ile dayanışma mesajları yayınladı ve Dışişleri Bakanı Samih Şükri Türkiye’yi ziyaret etti. Nihayetinde 2013 yılında maslahatgüzar seviyesine indirilen diplomatik ilişkilerde 2023 yılı Temmuz ayında karşılıklı büyükelçiler atandı. 7 Ekim sonrası İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları karşısında insani yardımların ulaştırılması ve ateşkes sağlanması için iki ülke arasında yoğun görüşmeler gerçekleştirildi. En son karşılıklı üst düzey ziyaretlerle işbirliği alanları genişletilmeye çalışılıyor.

 

Görüşmenin Öne Çıkan Başlıkları

 

Çok kutuplu uluslararası sistemde devletler tek bir büyük gücün tarafını seçmek yerine dış politikada çeşitliliğe gitmektedir. Özellikle COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ekonomik baskısı, bunların enerji ve gıda fiyatlarını artırması, çatışmaların uzayarak zamana yayılması ve yeni bölgesel krizlerin ortaya çıkması, devletlerin farklı diplomatik ortaklık arayışına girmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte devletler arasında topyekûn bir siyasi ortaklık yerine konu bazlı işbirlikleri anlamında “kompartımanlaşma” belirginleşmiştir. Bu bağlamda Mısır ve Türkiye arasında da henüz görüş ayrılıkları devam eden alanlar bulunsa da işbirliği fırsatlarının değerlendirilmesine yönelik güçlü bir eğilim mevcuttur. 

 

İkili işbirliklerinin geliştirilebileceği başlıca alan ekonomi olarak değerlendirilmekte ve görüşmenin başlıca gündem maddelerinden birini ticaret hacmini artırma hedefi oluşturmaktadır. Her iki ülke de küresel ve bölgesel gelişmeler neticesinde ciddi ekonomik sınavlar vermektedir. Para birimleri büyük değer kaybına uğramış ve yüksek enflasyon oranları kaydedilmiştir. İki ülke arasında gerginliğin azaldığı son yıllarda artan bir ivme kazanarak 10 milyar dolara ulaşan ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkartılması başlıca hedefler arasında. Savunma sanayii alanındaki işbirliği ticari anlaşmalarda önemli bir yer tutmaktadır. Mısır, Türkiye’nin ürettiği insansız hava araçları ve milli muharip uçağı KAAN’la yakından ilgilenmektedir. Askeri teknoloji üzerine ortak girişimler ve ortak askeri tatbikatlar düzenlemek, iki ülkenin bölgedeki çatışmaların çözümü ve yönlendirilmesinde manevra kabiliyetini genişletecektir. 

 

2019 yılında rekabetin zirveye ulaştığı Doğu Akdeniz’de, bölgede artan gerginlikler sebebiyle önemli bir ilerleme kaydedilememiş ve hâlihazırda sakin bir süreç yaşanmaktadır. Bölgede doğalgazın merkezi olmak isteyen Mısır, Türkiye’nin işbirliğine ihtiyaç duyuyor. Türkiye ise kendisinin devre dışı bırakıldığı bütün ortaklıklara karşı çıkarak Libya ile yaptığı anlaşmanın kazanımlarını genişletmek için yeni müttefiklere ihtiyaç duyuyor. 

 

Sisi’nin ziyaretinde iki ülke liderinin başkanlık edeceği Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği toplantısında ekonomi, enerji, savunma sanayii, turizm, sağlık ve eğitim gibi birçok alanda işbirliklerinin kurulması beklenmektedir. 

 

İki ülkeyi birbirine yakınlaştıran başlıca unsurlar olan bölgesel krizler masadaki bir diğer önemli başlıktır. Öncelikli gündem maddesi ise şüphesiz Gazze. Mısır, Gazze ile tarihsel bağları, Gazze’nin kara sınırındaki tek Arap ülkesi olması, Arap dünyasındaki geleneksel liderlik pozisyonu ve hem Hamas hem de İsrail’le görüşmesi sebebiyle mevcut krizle ilgili önemli aktörlerden biri durumundadır. Ankara da bölgeye insani yardımların ulaştırılması, İsrail’in soykırımının durdurulması için uluslararası girişimlerin desteklenmesi konusunda Kahire ile koordinasyon halindedir. Katar ve Mısır’ın yürüttüğü ateşkes süreçlerinin dışında kalan Türkiye’nin sorunun çözümüne ilişkin sürece dahil olması, Gazze’nin geleceğinde ve yeniden inşasında rol alması açısından Mısır’la işbirliği yapması önemli görünmektedir. 

 

Libya da önemli potansiyel işbirliği alanlarından biri. Türkiye BM tarafından tanınan Trablus’taki Dibeybe hükümetini tanırken Mısır ise Doğu’daki Hafter güçlerini desteklemiş, iki taraf 2020 yılında çatışmanın eşiğine gelmişti. Fakat çatışmaların uzadığı ve karmaşıklaştığı mevcut durumda vekalet savaşının yerini diplomasi denemeleri almış ve ortak bir hükümet kurmanın imkânları tartışılır olmuştur. Türkiye’nin Libya’daki askeri gücü ve her iki ülkenin taraflarla diyaloğu, Libya’da barışın tesisi için Mısır ve Türkiye’yi önemli bir konuma taşımaktadır. 

 

Mısır, son yıllarda arka arkaya patlak veren krizlerle çevrelenmiş durumdadır. Gazze ve Libya’da yaşanan çatışmaların yanı sıra son bir yılda güney komşusu Sudan’daki iç savaş, ekonomi ve güvenlik bağlamında Mısır’ı tehdit etmektedir. Ayrıca Sudan’dan 500 bin kişinin topraklarına göç etmesi de Mısır’ı oldukça zorlamaktadır. Diğer taraftan Etiyopya ile Rönesans Barajı konusundaki anlaşmazlığın sürmesi, Etiyopya-Somali arasındaki anlaşmazlık ve Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’de güvenliği tehdit etmesinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri Mısır’ı oldukça zor bir duruma sokmaktadır. Türkiye’nin Somali, Etiyopya ve Hartum’daki resmî hükümetle yakın ilişkileri arabuluculuk potansiyelini ön plana çıkarmaktadır. Mısır, Türkiye’nin bölgedeki kolaylaştırıcı rolünü göz önünde bulundurmalı ve bölgedeki sıkışmış durumundan kurtulmada bu potansiyeli değerlendirmelidir. 

 

Türkiye-Mısır Normalleşmesinde Müslüman Kardeşler Etkisi

 

Abdülfettah Sisi, 2013’te iktidarı ele geçirmesinin ardından ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğü Müslüman Kardeşler teşkilatını tasfiye etmiş ve Mısır’dan ayrılan İhvan mensuplarının önemli bir kısmı Türkiye’ye gelmişti. Müslüman Kardeşler, Türkiye’de televizyon kanalları, sivil toplum örgütleri kurmuş ve eğitim kurumları açmıştır. Teşkilat içindeki liderlik krizinde de İstanbul’daki Mahmud Hüseyin kanadı belirleyici olmuştur. Kahire ve Ankara arasındaki gerginliğin başlıca sebebi de İhvan’ın Türkiye’de yürüttüğü faaliyetler olmuştu. 

 

2021’de Türkiye ve Mısır arasında normalleşme sürecinin başlamasıyla Ankara yönetimi Müslüman Kardeşler’e yönelik bazı kısıtlamalara gitti. İhvan’la bağlantılı ve İstanbul’dan yayın yapan üç televizyon kanalının bazı siyasi programlarını durdurma talebinde bulunuldu. Türkiye’de yaşayan bir kısım Müslüman Kardeşler üyesinin oturma izinleri yenilenmedi ve bir kısmının da vatandaşlık talebi reddedildi. Son olarak Erdoğan’ın Kahire’yi ziyaretinden birkaç gün sonra İhvan liderlerinden Mahmud Hüseyin ve eşinin Türk vatandaşlığı iptal edildi. 

 

Sisi’nin Türkiye ziyareti öncesinde Müslüman Kardeşler’in Londra temsilciliği, hareketin siyasi faaliyetlerinin 10-15 yıl süreyle askıya alınması karşılığında tutuklu üyelerinin serbest bırakılacağı bir af talep etti. Daha önce 2021 yılında da son genel mürşit İbrahim Münir, İhvan’ın Mısır halkının lehine olacak her türlü teklifi kabul etmeye hazır olduğunu ifade etmişti. Fakat Sisi yönetimi bu adımlara olumlu bir karşılık vermedi. 

 

Ankara’nın Müslüman Kardeşler’e desteğini kısmen azaltması, Kahire yönetimi tarafından hareketin ülke içinde marjinalize edilmesi, hareketin içinde bulunduğu zor durum ve kendi içinde yaşadığı liderlik krizinin aşılamamasıyla bölge genelindeki etkisini yitirmesi ve desteği kaybetmesi, Müslüman Kardeşler’i Türkiye-Mısır normalleşmesinin önündeki bir engel olmaktan çıkarmış gibi görünmektedir. 

 

Türkiye-Mısır İlişkilerini Ne Bekliyor?

 

Mısır ve Türkiye, uzun bir tarihsel sürece dayanan ve Arap Baharı sonrasından karmaşıklaşan ilişkilerinde yeni bir dönemin eşiğinde. Hem Ankara hem de Kahire’nin ekonomik işbirliğinin genişletilmesi ve bölgesel krizlerin çözümüyle ilgili potansiyelin hayata geçirilmesi konusunda istekli olduğu anlaşılmaktadır. İki ülke arasında son 10 yılda ciddi bir güven krizi yaşanmıştır. Bu krizin aşılabilmesi için taraflar normalleşme sürecini zamana yayarak daha istikrarlı bir zemine oturtmak için çaba göstermektedir. Bu sürecin başarıya ulaşması her iki ülkenin halklarının yanı sıra daha geniş bir bölgeye de fayda sağlayacaktır. 

 

Çıkarların çatıştığı alanlardan daha çok bölgedeki krizlerin çözümü ve refahın sağlanması için ortak girişimler ve geleceğe yönelik projelere odaklanmak, uzlaşma sürecinin sürdürülebilirliğini sağlayacaktır. Türkiye ve Mısır; Gazze, Libya, Sudan gibi çatışma alanlarına ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının kullanımı ile ilgili zorluklara ortak çözümler bulma potansiyeline sahip olsa da bunların gerçekleştirilebilmesi için zamana ihtiyaç vardır. Sisi’nin ziyareti ikili ilişkilerin normalleşmesi açısından oldukça kritik bir adımdır, fakat son tahlilde iki tarafın da ihtiyatlı adımlar atacağı tahmin edilmektedir.

İLGİLİ YAZILAR

Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.