ADEM YILMAZ

Uluslararası İlişkiler programındaki lisans eğitiminin ardından yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi programında tamamlamıştır. Çalışma alanlarını Siyasal Kuram, Siyaset Sosyolojisi, Felsefe ve Türk Siyasal Hayatı oluşturmaktadır. Dış politika alanında da analizlerini sürdürmektedir. Bir süre bir düşünce kuruluşunda kıdemli araştırmacı olarak yer almıştır. Şu an bağımsız araştırmacı olarak çalışmalarına devam etmektedir.

ADEM YILMAZ

Uluslararası İlişkiler programındaki lisans eğitiminin ardından yüksek lisans ve doktora eğitimini Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi programında tamamlamıştır. Çalışma alanlarını Siyasal Kuram, Siyaset Sosyolojisi, Felsefe ve Türk Siyasal Hayatı oluşturmaktadır. Dış politika alanında da analizlerini sürdürmektedir. Bir süre bir düşünce kuruluşunda kıdemli araştırmacı olarak yer almıştır. Şu an bağımsız araştırmacı olarak çalışmalarına devam etmektedir.

TÜM YAZILARI

Hukuk, siyasal mücadelenin sonlanıp somutlaştığı yerdir. Her hukuksal düzenin arkasında onun güvencesi olan ve üzerinde uzlaşı sağlanmış kurucu bir irade vardır. Hukuksal hiyerarşi ya da hukuk şematiği bu denli bir tartışmanın nesnesi hâline geliyorsa, o halde sorun hukuksal ya da mevcut kurumların yozlaşması değil, bütünüyle siyasaldır.

Kuşku kırıntısı bile içermeyen haklılık iddialarının bir ucundan tutabilmek yeterli olduğu için anlık tanıklığına sahip olduğumuz acıları, kimlikleri, davaları üstlenebiliyoruz. Bu tavır çoğu zaman o acılara, davalara haksızlık etmekten fazlası olmasa da… Cebimizde taşıdığımız kalabalıkların zaman-mekânı; ekranlara düşen katliam, yıkım görüntüleri, kendi anındalıkları ve akışları karşısında mutlak umursamazlığı ile dönüp duruyor.  Bu umursamazlığı alt etmeye, […]

Siyasal olanı estetize ederek onun doğasını, çatışmaların özgüllüğünü ve çerçevesini kavrama noktasında da eksiklik yaratan romantizm, kendini apolitik olarak görmeyi reddeden bir politikliğin kemikleşmesine neden olmaktadır. Hamas’ın geçtiğimiz günlerde başlayan, bölgeye yayılma riski de yüksek olan İsrail’e yönelik şok saldırısı ülke çapında tepkiyle karşılandı.  Gerek canlı yayında kaçırılan, cansız bedenleri teşhir edilen İsrailli sivillerin gerekse […]

CHP, bugün iktidar kadrolarının da beslendiği ve geleneksel partilerden yılgın kitleleri kendine yönlendirebilen muhafazakâr ve İslami kaygılara sahip siyasete yönelik bir tepkinin merkezi olmuştur. Bugünkü CHP’nin bir türlü kitleselleşememesinin kaynağında bu tepkinin kalıtsallığına olan güven yatmaktadır. 1980 sonrası CHP mirası ya da geleneği içinde hareket ettiği iddiasında olan siyasal oluşumların ana özelliği “arayış”tır. Hem siyasal […]

CHP bugün, üstlendiği siyasal mirasın keyfini sürmekten fazlasını yapma kapasitesini günbegün eriten bir siyasal partidir. Bu durumu hem 13 yıllık genel başkanının, seçim yenilgilerine rağmen ciddi bir değişime gitmekteki isteksizliğinde hem parti içinde değişimin aktörü olarak görülen isimlerin bir etki üretmekten uzak adımlarında hem de CHP’li isimlerin kendi seçmenlerini “mecburiyet” paradigması içinde değerlendirebilmesinde görüyoruz. CHP, […]

Erdoğanizm üç ana esasın bileşiminden oluşuyor: Dinamizmini mümkün kılan fazlalık, kendiliğindenlik olgusu ve denge mecburiyeti. Bu üç esas, çok büyük olasılıkla, Türk siyasetinin geleceğini belirleyecek yaklaşımların zeminini teşkil edecek. Türkiye, ikinci yüzyılına girerken kurumsal muhalefetin kendi kendini felç eden siyasal stratejileri ve performansları gereği, ülkenin son çeyreğine damgasını vuran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında belirginleşen ama onu […]

Kimlik politikalarına saplanmış, statükocu anlayışı çare olarak sunan, kendi seçmenini “mecburiyet” gözlüğü ile okuyan ve en önemlisi kendini yenileyemeyen bir kurumsal muhalefetin, küçük ölçekli iktidar fantezilerine kapılarak alternatif bir siyasal projeksiyon ortaya koyamaması Erdoğanizm’in asli koşuludur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzyıllık Cumhuriyet’in çeyrek asrına damgasını vuran bir siyasi hareketin liderliğini yürütürken ortaya koyduğu siyasal performans […]

Mitsel-politik analizler siyasi aktörlerin yenilenmesinin, özeleştirinin önünde de en büyük engeldir. Nitekim esasını teşkil eden “doğallaştırma” neticesinde onu dile getiren aktörlerin kendi konum ve söylemlerini sorgulamasının önünü tıkar. Tutarsızlıkların işaret edilmesini engeller. Türk siyasetine dair analizler ekseriyetle demokratlar ve demokrat olmayanlar, yani otokratlar (ya da otoriter rejim yanlıları) ayrımını odak noktasına alarak kurgulanıyor. Hem yurt […]

  • 1
  • 2
Sitemizde mevzuata uygun biçimde çerez kullanılmaktadır. Bilgi için tıklayınız.