Etkili Bir Askeri/İstihbari Silah Olarak İsrail Suikastları
Modern dönem savaşları çoğunlukla asimetrik güç dengeleri içinde ve sofistike tekniklerin kullanılması şeklinde cereyan ediyor bir süredir. Son olarak İsrail’in Eylül 2024’te çağrı cihazlarını infilak ettirmek suretiyle binlerce aktif Hizbullah üyesini yaralama eyleminde görüldüğü üzere, daha önce tanık olunmamış saldırı usulleri denenebiliyor.
Uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu jeopolitiğinde, göğüs göğse savaşlar ve konvansiyonel ordularla yüz binlerce kişilik birliklerin kara çatışmalarına giriştiği dönemler önemli ölçüde geride kaldı. Modern dönem savaşları çoğunlukla asimetrik güç dengeleri içinde ve sofistike tekniklerin kullanılması şeklinde cereyan ediyor bir süredir. Son olarak İsrail’in Eylül 2024’te Hizbullah’a karşı giriştiği çağrı cihazlarını infilak ettirmek suretiyle binlerce aktif Hizbullah üyesini yaralama eyleminde görüldüğü üzere, daha önce tanık olunmamış saldırı usulleri denenebiliyor.
Bu bağlamda özellikle dikkat çeken bir asimetrik saldırı şekli, nokta atışı hedeflerin tespit edilerek, hasım ülke/örgüt liderlerinin tasfiye edilmesi. Suikast usulü çok eski dönemlerden beri kullanılmakla birlikte, bilhassa son yıllarda İsrail’in hasım ülke/örgüt liderlerine yönelik bombalı suikastlarında belirgin bir artış göze çarpıyor.
Bu bağlamda İsrail’in son dönemde dikkat çeken bazı önemli suikastlarına yakından ve topluca bakmak gelecek adına da bir fikir verecektir (Liste oldukça uzun ve detaylı olmakla birlikte, bu sınıflandırmada tanınmış ve önde gelen siyasi/askeri maktullere yer verdim):
8 Temmuz 1972: Marksist-Leninist eğilimli Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Sözcüsü Filistinli yazar, şair ve aktivist Gassan Kenefânî’nin Beyrut’ta aracına konulan bombayla öldürülmesi.
16 Nisan 1988: Yaser Arafat’ın birinci yardımcısı ve El-Fetih’in kurucu kadrosundan, askeri kanadının komutanı Ebu Cihad’ın (Halil İbrahim el-Vezir) Tunus’ta bir İsrail komando birliği tarafından öldürülmesi.
16 Şubat 1992: Hizbullah Genel Sekreteri Abbas Musavi’nin Nebatiye’de (Güney Lübnan), bir İsrail helikopterinden ateşlenen füzelerle, ailesiyle birlikte içinde bulunduğu aracında öldürülmesi.
24 Kasım 1993: Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı İmad Âkil’in Gazze’nin Şucaiyye şehrinde saklandığı evin kuşatılmasıyla kaçmaya çalışırken öldürülmesi.
26 Ekim 1995: Filistin İslamî Cihad Hareketi Lideri Fethi Şikaki’nin, Malta’da bir otelin önünde kurşunlanarak öldürülmesi.
6 Ocak 1996: Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın Batı Şeria Komutanı Yahya Ayyaş’ın telefona yerleştirilen bomba infilak ettirilerek öldürülmesi.
25 Eylül 1997: Hamas’ın siyasi liderlerinden Halid Meşal’in Amman’da bir zehirli iğne saldırısıyla suikasta uğraması (bu suikastlar arasında kurtulan tek isim Meşal’dir).
22 Temmuz 2002: İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın ilk kurucu kadrosundan ve 1991’e kadar Hamas’ın askeri biriminin lideri Salah Şehâde’nin Gazze’nin Darac beldesindeki evinde hava bombardımanıyla hedef alınıp öldürülmesi.
22 Mart 2004: Hamas hareketinin kurucusu ve dinî lideri, Filistin direnişinin en önemli birkaç önderi arasında sayılan Şeyh Ahmed Yasin’in Gazze’de bir İsrail helikopterinden ateşlenen füzeyle katledilmesi.
17 Nisan 2004: Ahmed Yasin’den sonra Hamas’ın liderliğini devralan Abdülaziz el-Rantisi’nin, selefinden bir ay sonra Gazze’de yine helikopterden ateşlenen bir füzeyle öldürülmesi.
12 Şubat 2008: Hizbullah’ın üst düzey komutanı İmad Muğniye’nin Şam’da bir bombalı araç saldırısında öldürülmesi.
12 Kasım 2011: İran balistik füze programının mimarlarından ve Devrim Muhafızları (DMO) komutanlarından General Hasan Tehrani Mukaddem’in Tahran’daki bombalı saldırıda öldürülmesi.
19 Ağustos 2014: Hamas’ın üst düzey üyelerinden ve İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deyf’in suikasta uğraması (Deyf bu suikasttan sağ kurtuldu, 7 Ekim saldırılarının mimarlarındandı, Temmuz 2024’teki bombardımanda öldüğü açıklandı ama henüz doğrulanmadı).
27 Kasım 2020: İran nükleer programının mimarlarından, fizik profesörü ve DMO tuğgenerali Muhsin Fahrizade’nin silahlı bir suikastla Tahran’da hedef alınıp öldürülmesi.
2 Ocak 2024: Lübnan’ın Dahiye bölgesinde, Hamas Siyasi Ofisi’nde İsmail Heniyye’nin yardımcılığını yapan Salih el-Aruri’nin öldürülmesi.
1 Nisan 2024: Şam’daki İran Büyükelçiliği binasının bombalanması sonucu Suriye ve Lübnan’daki İran faaliyetlerini koordine eden DMO’nun üst düzey komutanları Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi, Tuğgeneral Muhammed Hadi Hac Rahimi ve diğer beş DMO mensubu kıdemli subayın öldürülmesi.
10 Mart 2024: Hamas’ın önemli liderlerinden ve askeri kanat İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın iki numaralı lideri Mervan İsa’nın Gazze’de öldürülmesi.
30 Temmuz 2024: Hizbullah’ın kurucu kadrosundan ve üst düzey komutan Fuad Şükr’ün Beyrut’ta bir hava operasyonunda öldürülmesi.
31 Temmuz 2024: Hamas lideri ve Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin Tahran’da DMO koruması altındayken suikastla öldürülmesi.
27 Eylül 2024: Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İsrail’le doğrudan savaştan sorumlu Güney Cephesi Komutanı Ali Kereki ve Lübnan’da İran-Hizbullah askeri/istihbari işbirliğini koordine eden DMO’nun Kudüs Gücü kıdemli komutanlarından Abbas Nilfuruşân’ın ağır bir bombardımanla öldürülmesi.
29 Eylül 2024: Hizbullah’ın ilk dönem kadrosundan ve yürütme konseyindeki etkili üst düzey liderlerden Hüccetülislam Nebil Kavuk’un hava bombardımanıyla Beyrut’ta öldürülmesi.
3 Ekim 2024: Hasan Nasrallah’tan sonra Hizbullah’ın başına geçmesi beklenen Hüccetülislam Hişam Safiyuddin’in İsrail bombardımanında hedef alınması (bu satırlar yazılırken öldüğüne dair iddialar henüz doğrulanmadı).
Bu suikast zincirine, İran Devrim Muhafızları’nın dış operasyon birimi Kudüs Gücü Komutanı ve sahadaki etkili lideri General Kasım Süleymani’nin 3 Ocak 2020’de Bağdat’ta bir ABD bombalı saldırısında Iraklı Şii milis komutanı Ebu Mehdi el-Mühendis ile birlikte öldürülmesini de dâhil etmek icap eder. Ancak bu suikast doğrudan ABD saldırısı dolduğu için İsrail suikastları içinde değil de onların marjında ele almak gerekir.
***
İsrail’in bu ve benzeri suikastlarına baktığımızda birkaç husus dikkat çekiyor:
a. İsrail’in suikast hedefleri hem alt ve orta düzey hem de üst düzey hasım ülke/örgütlerin liderlerini hedef alıyor ve hız kesmeden on yıllardır sürüyor, bu suikastların durması için bir sebep görünmüyor.
b. Bu örgütler suikastlar sonrası geçici bir zayıflama ve disorganizasyon yaşasa da bir süre sonra öldürülen liderlerin yeri dolduruluyor ve direniş faaliyetleri kaldığı yerden devam ediyor.
c. İran ve müttefiki örgütler açısından bu kayıplar belirgin bir ölçüde caydırıcılık sorunu yaratsa da, Şii/Sünni yas ve şehadet kültürü çerçevesinde, her bir ölüm sembolizmle yüceltiliyor ve arkadan gelenler için rol-model konumu icra ediyor.
d. İran ve onun eksenindeki ülke/örgütler bu suikast ve bombalı saldırılara aynı ölçüde mukabele edemediği için, İsrail her seferinde hedeflerin düzeyini yükseltiyor. Bu açıdan, örneğin bir sonraki aşamada doğrudan Ayetullah Hamaney’in hedef alınması bile kimse için şaşırtıcı olmayacak.
***
Bazı analistler İsrail’in bu tür suikastlarından bahsederken uluslararası hukuk vurgusu yapıyor. Lakin Ortadoğu’da uluslararası hukuk diye bir kavram maalesef geçerli değil, bu yüzden bu kaotik coğrafyada güçlü olanın egemenliği ve hesap sorulmazlığı, geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecek.