Maradona Neden Messi ve Ronaldo’dan Daha İyiydi?
Etrafında diğer parlak oyuncular varken parlak bir oyuncu olmak bir şey. Ama Maradona vasat malzemelerden harikalar yarattı.
Futbol taraftarları aynı anda iki süperstarın sporun tarihindeki en iyi oyuncu olma iddiasında bulunduğu bir zamanda yaşadıkları için talihli ve Lionel Messi ile Cristiano Ronaldo arasındaki her hafta milyarlarca küresel izleyici önünde canlı oynanan yarışı izleyebildiğimiz için daha da şanslı. YouTube sayesinde en zorlu performanslarının ve attıkları her golün yüksek kaliteli videolarını izleyebiliyorum.
Diego Maradona en iyi olma iddiasında bulunduğunda ise dünyanın çoğu sadece dört yılda bir, Arjantin milli takımı için 82, 86, 90 ve 94 Dünya Kupaları’nda oynadığı zamanlarda dehasını bir nebze görme şansına sahipti. O dönemde Hindistan’da büyüdüğüm için onun FC Barcelona veya hala kısmen ilah kısmen hanedan mensubu sayıldığı Napoli’deki performanslarının önemli anlarını hiç izleyemedim.
Şimdi 22 Haziran 1986’da Azteca Stadyumu’nda İngiltere’ye attığı o gol dahil görkemli olduğu dönemin pürüzlü kayıtlarını muhafaza eden bazı video kesitleri mevcut. Ancak bunlar kabiliyetlerini sadece ima ediyor. Tüm zamanların en iyisi olduğu iddiasının yeterli destekleyici kanıtları değiller.
İspatı daha da zorlaştıran Macaristan’ın Ferenc Puskas, İspanya ve Arjantin’in Alfredo di Stefano, Brezilya’nın Pele, Hollandalı Johan Cryuff ve Almanya’nın Franz Beckenbauer gibi önceki neslin iddia sahipleri lehindeki kanıtların daha da nadir olması. Zaten farklı koşul ve kurallar altında ve farklı pozisyonlarda oynamış olmaları iddiayı daha da tartışmalı hale getiriyor.
O yüzden Maradona’nın teknik olarak en iyi futbolcu olup olmadığını bilemeyiz.
Yine de burada tüm zamanların en büyüğü olduğunu savunacağım. İddiam ise şu basit gerçeğe dayanıyor: Maradona, futbolun bir takım oyunu olduğu hükmüne kafa tutmaya burada adı geçen tüm iddia sahiplerinden daha çok yaklaşmıştı.
Kariyerinin çoğunda başka dünya rekortmeni oyuncusu olmayan takımlarda oynadı. !986-87 sezonunda İtalyan futbolunu fethettiği Napoli takımının oyuncu listesine şöyle bir bakın; Serie A onur listesine girebilecek başka tek bir oyuncu bile göremezsiniz. 86’da kazandığı 90’da ise kıl payı kaçırdığı (ama kimse 70’te Pele için Jairzinho neyse Maradona için de Jorge Valdano oydu, diyemez) iki Dünya Kupası finaline çıktığı Arjantin takımında biraz daha iyi bir destek kadrosu vardı.
Etrafında diğer parlak oyuncular varken parlak bir oyuncu olmak bir şey; bu anlamda Messi ve Ronaldo kulüp takımları açısından benzersiz bir şansa sahip oldu. Ama Maradona vasat malzemelerden harikalar yarattı.
Bunu daha da anlamlı kılan küçük fiziğiyle taşıdığı beklentilerin ağırlığıdır. 1984’te Napoli ile sözleşme imzaladığında bu kulüp İtalyan ligini hiç kazanamamıştı ama taraftarları bir anda şampiyonluk hayalleri kurmaya başladı. “Pibe de oro” ya da altın çocuk kaptan ve oyuncu olduğu kadar tılsımdı da.
O dönemden sonra Messi de dahil diğer futbolcular benzer baskılarla baş etmek zorunda kaldı ama günümüz süperstarlarının etrafında onlara yardım edecek halkla ilişkiler uzmanları ve psikiyatrlardan oluşan bir kadro var. Sahada destek alamadığı gibi saha dışında da alamayan Maradona yine de takım ve ülkeye defalarca “altın” getirdi.
Ta ki getiremediği zamana kadar. Bir gün dehasının yükleri altında ezilmesi belki de kaçınılmazdı ama bu muhteşem bir tarzda oldu. Ancak o yüklere, o golü ölümsüzleştiren Azteca Stadyumu önündeki plak gibi tüm zamanların en büyüğü olma iddiasını da ölümsüzleştireceği zamana kadar dayandı.
Huzur içinde uyu, tüm zamanların en iyisi (GOAT) Diego Armando Maradona!
Bu yazı 25 Kasım 2020 Bloomberg sitesinde yayınlanmış olup Mustafa Kaymaz tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.